YETENEĞİ DEĞİL AZMİ ÖVÜN

Yıllarca süregelen bir sorumuz var bizim. Bu sorunun öğrenci için ne ifade ettiğine, onu nasıl etkilediğine bakmadan, rahat bir şekilde konuşur, tartışırız; fakat yanlış bir şekilde. Neydi bu sorumuz? “Zeka mı çalışmak mı?” böyleydi sanırım. Evet, Sınıfımızdaki öğrencilerimizi kümeslere acımasızca ayırarak alt mesajlar veririz onlara. Peki, bu alt mesajlar nelerdir? Mesajlardan biri zeki öğrencilere yönelik “Sen zekisin, Allah vergisi işte, çalışmadan da yaparsın, sen böyle doğmuşsun, hem bu senin kaderin, sen şanslı insansın” mesajı korkunç bir yükseltme içerir. Mesela diğer mesajlardan biri de şudur: “Bak çocuğum sen çok çalışkansın, iyisin ama ne kadar emek verirsen ver işte şu sırada oturan zeki sınıf arkadaşın hep senin önünde olacak. Hem de birçok yönüyle. Çünkü o şanslı. O zeki, çalışmadan, emek vermeden yapıyor her şeyi” ne kadar acımasızca öyle değil mi? Peki bunu kim yapıyor? Tabi ki de biz öğretmenler. Çünkü söz ve davranışlarımızın öğrencileri nasıl etkilediğini hiç düşünmüyoruz. Ödül merkezci insanlarız fakat ödülü nasıl ve hangi durumda vereceğimizi bilmiyoruz. Genetiğin zeka üzerinde etkisini yok saymıyoruz fakat eşitlikten oldukça uzağız. Peki, bunu nasıl yapıyoruz?
Öğrencilerimize, içerisinde bahçe tasarımı içeren bir proje ödevi verdiğimizi düşünelim. Bir öğrencimiz bu ödeve çok değer veriyor ve internetten, dergilerden bir sürü çalışmayı tarayıp kendince harika bir bahçe tasarlıyor. Proje teslim günü geliyor ve çalışmasını size sunduğunda siz şu dönütü veriyoruz: “ harika, gerçekten çok güzel olmuş, bu konularda çok yeteneklisin. Zekânı ortaya koymuşsun”. Evet, öğrencimiz bu şekilde bir cevapla karşılaştığında onun gülen, kendinden emin yüzünü gördüğümüzde doğru bir davranış sergilediğimizi düşünürüz. Âmâ aslında verilen mesaj şudur:” Gerçekten çok güzel bir ürün ortaya çıkartmışsın. Çünkü bu konularda yeteneklisin ve zeki olduğun için ürünün güzeldi. Bu senin başarın değil, sen emek vermedin, sadece sen zekisin ve çalışmana gerek kalmadan başarıyı elde edebilirsin”. İşte, asıl mesaj böyle oluyor. Öğrencimiz için çalışmak ve başarı arasındaki o ince çizgiyi birden bire koparmış oluyoruz. Peki, cevap şöyle olsaydı: ”Hım, gerçekten çok güzel bir çalışma olmuş. Çok değer verdiğini ve üzerinde emek harcadığını görüyorum” İşte o zaman o öğrenci için emek ve başarı arasındaki o ince çizgi daha da kuvvetlenir ve bir zincire dönerdi. İşte bu küçük örnekte olduğu gibi söz ve davranışlarımız öğrencilerimizin zihninde kendilerine yönelik güçlü bir yargı oluşturmalarına sebep oluyor.
Sınıfımız zeki ve yavaş öğrenen öğrencilerle dolu olabilir. Fakat önemli olan onları aynı ağaca tırmanmaya zorlamak değildir. Bizim, öğrencilerimize vereceğimiz doğru dönütler ve doğru davranışlar, onların zihninde güçlü zincirler oluşturacaktır; her bir halkası “emek=başarı” olan zincirler. Bu da onların var olan zekâlarıyla yapabilecekleri en iyi şeye ulaşmaları için bir umut olacaktır. Kendine küs bireyler değil, kendini kabullenen, çaba göstererek mutluluğu hedefleyen bireyler yetiştirmek amacımız olmalıdır.
Kaynakça
Çocuklar Okulu Neden Sevmez , Willingham
Öğrencilerimize, içerisinde bahçe tasarımı içeren bir proje ödevi verdiğimizi düşünelim. Bir öğrencimiz bu ödeve çok değer veriyor ve internetten, dergilerden bir sürü çalışmayı tarayıp kendince harika bir bahçe tasarlıyor. Proje teslim günü geliyor ve çalışmasını size sunduğunda siz şu dönütü veriyoruz: “ harika, gerçekten çok güzel olmuş, bu konularda çok yeteneklisin. Zekânı ortaya koymuşsun”. Evet, öğrencimiz bu şekilde bir cevapla karşılaştığında onun gülen, kendinden emin yüzünü gördüğümüzde doğru bir davranış sergilediğimizi düşünürüz. Âmâ aslında verilen mesaj şudur:” Gerçekten çok güzel bir ürün ortaya çıkartmışsın. Çünkü bu konularda yeteneklisin ve zeki olduğun için ürünün güzeldi. Bu senin başarın değil, sen emek vermedin, sadece sen zekisin ve çalışmana gerek kalmadan başarıyı elde edebilirsin”. İşte, asıl mesaj böyle oluyor. Öğrencimiz için çalışmak ve başarı arasındaki o ince çizgiyi birden bire koparmış oluyoruz. Peki, cevap şöyle olsaydı: ”Hım, gerçekten çok güzel bir çalışma olmuş. Çok değer verdiğini ve üzerinde emek harcadığını görüyorum” İşte o zaman o öğrenci için emek ve başarı arasındaki o ince çizgi daha da kuvvetlenir ve bir zincire dönerdi. İşte bu küçük örnekte olduğu gibi söz ve davranışlarımız öğrencilerimizin zihninde kendilerine yönelik güçlü bir yargı oluşturmalarına sebep oluyor.
Sınıfımız zeki ve yavaş öğrenen öğrencilerle dolu olabilir. Fakat önemli olan onları aynı ağaca tırmanmaya zorlamak değildir. Bizim, öğrencilerimize vereceğimiz doğru dönütler ve doğru davranışlar, onların zihninde güçlü zincirler oluşturacaktır; her bir halkası “emek=başarı” olan zincirler. Bu da onların var olan zekâlarıyla yapabilecekleri en iyi şeye ulaşmaları için bir umut olacaktır. Kendine küs bireyler değil, kendini kabullenen, çaba göstererek mutluluğu hedefleyen bireyler yetiştirmek amacımız olmalıdır.
Kaynakça
Çocuklar Okulu Neden Sevmez , Willingham